MAKALELER

HASTANEDE YATAN ÇOCUĞUN RUHSAL DURUMLARI

Hastaneye yatış çocuk için zor bir süreçtir. Sevdiklerinden uzakta kalan bir çocuk bu nedenle duygusal olarak örselenir. Hasta ve hastanede yatan çocukların, içinde bulundukları durum, hastalık ve hastanede kalış süresi, çocukların iletişimde bulundukları sağlık personeli ve uygulanan tıbbi işlemler çocuğun ruhsal durumunda kalıcı veya geçici bir takım etkilere yol açar.
Yapılan tıbbi işlemlerden ve kendine yabancı sayılabilecek personelden korku ve kaygı duyabilirler, kızgınlık, düşmanlık hissedebilir bazen içe kapanır hatta depresyona girebilirler. Bulundukları gelişim düzeyinden daha öncesine gerileyebilirler (regresyon). Aileden ve evden ayrılma özellikle küçük yaş çocukların annelerinden ayrılmaları, ayrılık kaygısını arttırabilir.

1.Sevgi- Sevgi Yoksunluğu

Sevgi duygusal bir tepkidir. Bir çocuğun en önemli ihtiyaçlarından biri de sevildiğini hissetmektir. Bebeklere ve çok küçük çocuklara sevgi gösterilmesi, kendine güven ve yeterliliğin oluşmasını sağlar ve sevildiğini hissettikçe kendine daha fazla güven duymaya da başlar.

Hastanede yatan çocuk ise alışkın olduğu sevgi dolu aile ortamından uzakta kaldığı için sevgi yoksunluğu hissetmeye başlayabilir. Hastane personelinin aile kadar sevgi ve ilgi gösteremeyeceği de düşünülürse çocuğun bulunduğu ortamda sevilmediği düşüncesi pekişebilir. Çocuk sevgiyi bilmediği ve sevgiye karşı endişeli olduğu zaman kıskançlık, saldırganlık ve ön yargı sevgi çemberi içinde ve dışında olanlara karşı gösterdiği en yaygın tepkileridir. Bu çocuklar çok çabuk kızarlar saldırgan ve ya huysuz olurlar ve zaman zaman da pasiftirler.

Hastanede yatan çocuklarda bu tür davranışlar süreklilik kazanmaya başlamışsa bir çocuk ruh sağlığı doktorundan yardım alınabilir. Ayrıca çocuğun doktor, hemşire ve çocuk gelişimcisinin de bu konuda birlikte çalışması gerekir. Yine bu konuda çok önemli olan bir başka nokta ise aileyi de bu sürece dahil etmektir.

2. Korku-Kaygı-Fobi
Hastaneye yatan çocukta kaygı ve korku yaratan durumlar şunlardır:

  • Hastanenin tanımadığı bir ortam olması
  • Hastane personelini tanımıyor olması
  • Çocuğa acı veren tıbbi işlem ve ameliyatlar
  • Evinden ve ailesinden ayrılma
  • Arkadaşlarından ayrılma
  • Okulundan ayrı kalma ve bu durumda derslerini başaramayacağı endişesi
  • Odasından, eşyalarından ve oyuncaklarından ayrılma
  • Gelecek kaygısı duyma

Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı çocuk hastane sürecinde korku yaşayabilir. Yetişkin insanların dahi korku duyabildiği tıbbi işlemlere, hayatında böyle bir deneyimi hiç yaşamamış olan çocukların korku duyması normal karşılanmalıdır. Çocuğa bu konuda yapılabilecek şey ise, çocuğun korku duyduğu durumla (Ameliyat gibi… ) karşı karşıya gelmeden önce, yaşayacağı olayların, çocuğun anlayabileceği uygun bir dille anlatılmasıdır. Çocuk böylece başına gelebilecek olaylar hakkında ön bilgisi bulunduğu için endişesi azalacaktır.

Fobiler de insan zihnine yerleşmiş kuvvetli korkulardır ve kişiyi yaşam boyu olumsuz etkileyebilir. Çocukluğu boyunca, yaramazlık yaparsa doktorun gelip ona iğne vuracağı tehdidiyle yaşayan birinin doktorlara ve iğneye karşı fobi geliştirmesi olağandır. Böyle yetiştirilen bir çocuğun rahatsızlanıp hastaneye yatması ise çocukta çok yaramaz olduğu ve cezalandırıldığı için hastaneye yatırıldığı duygusu uyandırabilir. Bu nedenle çocuk bu tarz tehditlere maruz bırakılmamalıdır.

3. İçe Kapanıklık - Depresyon
İçe kapanıklık hastanede yatan çocuklarda görülebilir ama içe kapanık çocukların dikkat çekmesi zordur. Çünkü bu çocuklar problem çıkarmayan, sessiz ve iyi çocuklar olarak tanımlanırlar. Oysaki çocukların bu tavrının altında çevresi tarafından aşağılanıyor oluşu ve buna önlem olarak sessiz ve pasif kalmayı tercih ediyor oluşu yatabilir. Konuşursa yine aşağılanacağını düşünen çocuk buna kendince sessiz kalarak önlem alıyor olabilir. Bu tarz çocukları eğitimcinin fark ederek özel olarak ilgi göstermesi gerekir. Eğitimci çocuğu olduğu gibi kabul etmeli ve bunu çocuğa hissettirmelidir. Daha sonra yavaş yavaş ilgi ve şefkat göstererek adım adım ilerlemelidir. Çocuk eğitimciye güven duydukça başkalarıyla da iletişime açık hale gelecektir.

Bir başka problem olan depresyonda ise çocuk çevresiyle olan iletişimini azaltır, yemek yememe, aniden ağlamaya başlama gibi davranışlar sergileyebilir. Hastanede çevresinden uzakta kalan çocuk kendini yalnız hissedip depresyona girebilir. Hastanedeki çocuk gelişimcinin bu durumda çocuğun ilgisini başka yöne çekmesi bir çözüm olabilir. İlgi alanlarına uygun ve onu zihinsel olarak başka şeylerle meşgul edecek etkinlikler yararlı olabilir. Depresyon halinin uzun süre devam etmesi durumunda ise bir çocuk ruh sağlığı doktoruna başvurulmalıdır.

4. Geriye Dönüş (Regresyon)
Çocuğun içinde bulunduğu ve özelliklerini taşımayan, kendini daha güvenli hissettiği daha önceki bir dönemin tepkilerini göstermesine geriye dönüş (regresyon) denir. Geriye dönüş, hastanede özellikle uzun süre kalma, aile ve evden zorunlu olarak ayrılma, anne- baba ayrılığı, anne-babanın ölümü gibi durumlarda görülebilir. Ayrıca hastanede yatan çocuklarda içinde bulundukları yabancı ortam ve sevdiklerinden uzakta kalmaları nedeniyle de geriye dönüş görülebilir. Bu durumda yapılacak olan şey, çocuğun yaşadığı regresyonun derecesini ve sebebini saptayarak buna uygun bir tedavi programı hazırlamaktır. Ayrıca, çocuğun ihtiyaç duyduğu sevgi ve güvenin karşılanması regresyonun düzelmesini sağlayabilir.

5. İnkar
İnkar, hastanedeki çocuklar tarafından sık sık kullanılan diğer bir duygusal tepkidir. İnkarda çocuk olağan durumu kabul etmez. İnkar yok edilmesi zor bir savunma biçimidir. Çocuğun içinde bulunduğu durumu kabul etmek istemeyip inkar eder.

Kabullenmek istemediği bir olayda kafasını çevirip görmezden gelebilir, anlatılan konuyu dinlemek istemez, kendisine seslendiğini duyabilir ama kafasını çevirir. Bu gibi durumlar hastanede yatan çocuklarda sıkça görülür ve çözüm bulabilmek için çocuğun problemlerini belirleyip çözüm bulunmalıdır.

6. Hayal Kırıklığı - Düşmanlık – Saldırganlık
Hastanede kalan çocuk ailesinin onu terk ettiğini, cezalandırıldığını düşünür, bu da çocukta hayal kırıklığı yaratır. Bu gibi durumlarda ailenin çocuğun yanında olduğunu hissettirmesi gerekir. Ayrıca, çocuğun hastanedeki diğer çocuklarla tanışması sağlanmalı ve bunu yaşayan tek çocuğun o olmadığı, bunun bir ceza değil, zorunlu ve geçici bir süreç olduğunu anlaması sağlanmalıdır.

Çocuklar hayal kırıklığına uğradıkları bir şeye karşı düşmanlık duymaya başlayabilirler. Hastanede yatmak istemediği halde yatıyor oluşunu kabullenemeyen çocuk, hastane personeline karşı korkunun yanı sıra öfke ve düşmanlık da besleyebilir. Çocuk hastane personelinin yanı sıra kendisini hastaneye bırakan anne babasına ve hastanedeki diğer hastalara karşı da düşmanlık beslemeye başlayabilir. Kızgınlığını kişiye ait şeylere zarar vererek, konuşmayı reddederek ve içine kapanarak belli eder.

Hastanede yatan çocuklarda duyduğu öfkenin bir yansıması olarak saldırganlık davranışı gözlemlenebilir. Çocuğun davranışlarının düzeltilmesinde servisteki çocuk gelişimciye büyük rol düşer. Çocuğun asıl ihtiyacının sevgi, şefkat görmek ve anlaşıldığını hissetmek olduğunu bilen çocuk gelişimci bunu çocuğa hissettirdikçe çocuktaki olumsuz davranışlar azalacaktır.

7. Bağımlılık- Bağımsızlık
Hastanede yatan çocukların pek çoğunda bağımsızlık gelişebilir. Bununla birlikte bağımsızlık gösteren çocuklarda vardır. Hastalık sırasında, çocuk geçici olarak, daha önce bağımsızca hareket edebildiği konularda bağımlılık gösterebilir. Bu durum yüksek ateşin zihinsel gelişimi sınırlaması, fiziksel yetersizlik, çocuk hastanedeyse çevrenin yabancılığın gibi pek çok baskılardan doğabilir. Çevre duygusal yönden sağlıklıysa ve hastalığının hiçbir etkisi kalmamışsa, çocuk sağlığına kavuştukça, eski bağımsız durumuna dönüş yapar.

Hastanede yatan çocuklarda görülen bağımlılık durumunda yetişkinler çocukla iletişim sırasında aşırı bağımlılık durumunu önleyici, çocuğun bağımsızlık yönünü geliştirici, olgun ve mutlu bir kişi olmasını sağlayıcı davranışlar göstermelidirler.
Bağımsızlık, sağlıklı bir duygusal çevre tarafından verilen duygusal güven ve kendine güven hissiyle; bireyin diğer kişilere olan bağlılığını en aza indirip, verimli bir şekilde hareket etmesinin sağlanmasıdır. Çocukluk devresinde çocuğun kazandığı bağımsızlık, çevrenin ona verdiği güven, sağlık durumu ve karşılaştığı kaygılara bağlıdır.

8. Disiplin
Disiplin, istenilmeyen bir hareketin tekrarlanması ihtimalini azaltıp, ,stendik hareketin yapılması ihtimalini fazlalaştırarak iki hareket biçiminin ortak noktalarını birleştiren; yanlış davranışların giderilmesinde bir çözüm şeklidir.
Hastanede hasta çocuğa disiplin uygulamalı mıdır?  Uygulamalı ise bunu nasıl yapmalıdır? Hastalık; bir çocuk için edinmekte olduğu deneyimlerin bir parçasıdır. Çocuğu cezalandırma tatlı-sert bir tutum içerisinde, onu sevdiği bir nesne veya işten uzak tutma şeklinde olabilir.

9. Ayrılma Kaygısı
Çocuğun sevdiği ve alıştığı ve kişi ve nesnelerden belirli ya da belirsiz sürelerle ayrı kalması durumunda: çocuğun ayrılmaya gösterdiği tepki bazı etkenlere göre değişir. Bu etkenler: ayrılma uygulandığı zaman çocuğun yaşı, aile hayatında edindiği önceki deneyimler, ailesin çocuğa ve ayrılık sebebine karşı tavrıdır.

Ayrılma kaygısı çocuğun yaş düzeyine göre değişik tepkiler şeklinde ortaya çıkar. 0-6 ay arasındaki bebeklerde ayrılma kaygısı azdır. Çünkü bebek annelerin yerini alan kişiyi benimseyebilir. Ancak altı aydan sonra ayrılık kaygısı artar. Bebek yabancıların ilgisini kabul etmez. Tepkileri ağlamalardan korku duymaya kadar artabilir.

Çocuktaki ayrılık kaygınsı azaltabilmek için, insan ve nesnelerin görünüp kaybolduğu, saklama, arama oyunları oynayabilir. Bununla birlikte eğer anne- baba, hastaneye yatacak çocuğa karşı ayrılık sebebi hakkında dürüst ve içten açıklamalarda bulunurlarsa ve çocuğu sık sık ziyaret ederek ayrılığın geçici olduğuna inandırırlarsa, çocuk daha az olumsuz tepki verecek ve bu deneyimi çabuk unutacaktır.

KAYNAKLAR
1. Baykoç N. (2006)  “Hastanede Çocuk ve Genç. Gazi Kitapevi. ” Ankara
2. Bilir Ş, Baykoç Dönmez N. (1987) “Hastane ve Çocuk.” Ayyıldız Matbaası Ankara
3. Erdoğan A, Karaman M G. (2008)  “Kronik Ve Ölümcül Hastalığı Olan Çocuk Ve Ergenlerde Ruhsal Sorunların Tanınması Ve Yönetilmesi.” Anatolian Journal of Psychiatry 9: 244-252
4. Er MD, Mağden D. (1994) “Hastaneye İlk Kez Yatan Üç-Dokuz Yaş Arasındaki Çocuklarda Görülen Davranış Değişiklikleri.” Sağlık Dergisi (Medical Journal) Cilt: 66



Ekleyen:

SUMRU GÜLBÜN ÇIRAK