makaleler
MAKALELER
HASTANEDE KALMANIN ÇOCUK ÜZERİNE ETKİLERİ
Hastalık ve özellikle hastaneye yatırılma yaşa, cinsiyete, sosyoekonomik ve eğitim düzeyine göre değişmeksizin tüm insanların, özellikle de çocukların yaşantılarında iz bırakabilecek önemli bir olaydır. Fakat çocuklarda her hastalık ve hastaneye yatış ruh sağlığında bozulmalara neden olmaz. Bu etkide, zorlanma ve sıkıntı düzeyi, bireysel özellikler ve çocuğun gelişim aşaması belirleyici rol oynar.
Çocuğun bilişsel olgunluğu arttıkça hastalığı kavraması artacaktır. Etkin destek ve yaklaşım için çocuğun gelişim düzeyini ve duygularını bilmenin yanı sıra, hastalıkla ilgili inançları da incelenmelidir. Jean Piaget’nin kuramına göre somut işlemler döneminden itibaren (7-11 yaş) çocuk hastalık yapan nedenleri, gerçekçi neden-sonuç ilişkileri kurarak anlamaya başlar. Beş yaşından önce çocukların mikrop kavramını anlayamadıkları ortaya konmuştur .
Hastaneye yatan kronik hastalıklı 7 yaş ve altı çocuklar gözlendiğinde; ailelerine olan ihtiyaç, mutluluk ve oyun, bakıma katılım ve tedavi, sağlık personeli ile iletişimin iyi olması, fiziksel ve duygusal destek, yapılacak müdahalelere katılım, övgü, tanınma ve fiziksel bedeni ihtiyaçları olduğu saptanmıştır. Çocuklar yaşadıkları bölgeye ve kültürlerine göre değerlendirilmelidir.
Yaş Gruplarına Göre Hastanede Kalan Çocuklar
Bebeklik Döneminde Hastanede Yatan Çocuklar
Bebeklik dönemi insan hayatındaki en kritik dönemlerden biridir. Çünkü sağlıklı bir kişiliğin temelleri bebeklik döneminden itibaren atılmaya başlanır. Bebeklik, aynı zamanda bireyin çevresine en çok ihtiyaç duyduğu dönemdir. Bu nedenle, bebeklik döneminde bebeğe bakım veren kişi bebekle sıcak ve içten bir ilişki kurmalıdır. Bir bebeğin ihtiyaç duyduğu temel 2 şey; fiziksel bakım ve korumadır. Acıktığında besleneceğini, ağladığında sakinleştirileceğini bilen bir bebek, korunduğunu hissedecektir. Yani, ihtiyaçlarına zamanında ve yeterli şekilde cevap alabilirse, hayatının ilerleyen dönemlerinde kişiliğinde bir yapı taşı oluşturacak olan temel güven duygusu gelişecektir. Bu süreçte bebeğin en çok ihtiyaç duyduğu kişi, hiç şüphesiz annesidir. Anne, bebeğe temel güven duygusu dışında sağlayacağı görsel ve işitsel uyaranlarla bebeğinin gelişimine önemli katkılar sağlayabilir.
Bebeğin hastanede uzun süre kalmasını gerektirecek durumlarda, bazen anne bebeğiyle bir arada olamayabilir. Bu süreç anne için de bebek için de sarsıcı bir durumdur. Hastanede annesinden ayrı kalan bebeklerde ciddi semptomlar gözlenebilir. ‘Hospitalizm’ bunlardan biridir. Hospitalizm, ilk yıl boyunca anneden yoksun olan bebeklerde görülen davranış bozuklukları ve gelişim geriliklerini ifade eder. Anneden yoksun kalan bebeklere sağlık kurumlarındaki personeller tarafından gereken ilgi gösterilememekte ve bu da durumu daha da zorlaştırmaktadır. Yapılan araştırmalar, çok küçük bebeklerin hospitalizmden çok fazla olumsuz etkilenmediklerini ama özellikle 7 ay üstü bebeklerin anneden uzak kalmaya gözle görülür bir şekilde tepki gösterdiklerin, içine kapanma, olumsuz tavır takınma, apati gibi davranışlar sergilediklerini belirtmiştir.
Hastaneye yatan bebeklerde yapılan incelemelerde sözel ifadede yetersizlik, kısa süreli uyuma ve beslenirken kayıtsız kalma gibi sorunlar gözlemlenmiştir. Daha büyük çocuklarda ise, anneye aşırı bağlılık, uykusuzluk ve anneye aşırı bağlılık gözlemlenmiştir. Bu duruma karşı önlem olarak bebeklerin mümkün olduğu kadar sık olarak annesiyle birlikte vakit geçirmesi gerekmektedir. Olumsuz etkileri azaltabilmek için bir başka yol, okulöncesi dönem çocuklarının yürümeye başlayan çocuklarla aynı bakım ünitede yer alıp birlikte vakit geçirmesidir. Böylelikle, bebeklerle vakit geçirip, oyun oynayan çocuklar bebekler için bir uyaran görevi görürler. Yaşça daha büyük olan çocuklar ise, bebeklerle vakit geçirerek hem sorumluluk almanın verdiği hissi tadar hem de farklı bir deneyim yaşarlar.
Ayrıca, hastanelerde genellikle yeni doğmuş bebekler sıra halinde dizilmiş beşiklerde ve uyarıcıdan uzak bir ortamda bulunurlar, oysa bebeklerin gelişimleri açısından uyaranlar son derece önemlidir. Bu dönemde ne kadar bol görsel ve işitsel uyaran verilirse bebek o kadar hızlı gelişim gösterecektir. Bu nedenle bebeklerin yataklarının başına asılacak renkli mobiller, odalarına verilecek müzik, renkli duvarlar gibi çözümler bebekler için yararlı olabilir. Yine de en önemli faktörün anneyle geçirilen vakit olduğu unutulmamalıdır.
Okulöncesi Döneminde Hastanede Yatan Çocuklar
Okulöncesi dönem, çocukların çok hızlı geliştiği ve en çok şey öğrendiği dönemdir. Çocukların bu dönemde dil gelişimi büyük bir hız kazanır. Ayrıca, temel kavramların kazanımı, küçük kas ve büyük kas motor becerilerde gelişmeler gibi gelişim açısından temel sayılan pek çok eşik, çocuk tarafından bu dönemde geçilir. Bu dönemde çocuklar öğrenmeye çok açıktır ve ne kadar çok deneyim yaşarsa gelişimine o kadar katkı sağlanır.
Bu yaş döneminde hastaneye yatan çocuk, ait olduğu çevreden uzak kalacağı için bunu bir tehdit olarak algılayabilir. Özellikle 2-3 yaşındaki çocuklar ailenin geri döneceğini, tedavisi bittikten sonra evine dönebileceğini algılayamaz ve kendini terk edilmiş ya da cezalandırılmış hisseder. 2-3 yaş çocukların hastane tedavisine kabus görme, anne-babaya aşırı düşkünlük, tuvalet eğitimlerinde aksaklık, parmak emme gibi davranışlar gözlenebilir. Bu nedenle bu yaş grubu çocuğunu da ailesiyle olabildiğince sık bir araya getirmek, sağlığının elverdiği ölçüde oyun ortamı sağlamak, özbakım becerileri olan tuvalet, yemek yeme vb. eğlenceli bir hale getirip çocuğun bu becerilerde geri dönüş yaşamasına engel olmak yapılabilecekler arasındadır.
Okul Döneminde Hastanede Yatan Çocuklar
6-12 yaş okul çocuğunun büyümesi yavaş ve düzenlidir. Bu yaşlar arasında çocuk, daha küçük yaştaki çocuğa oranla daha az hasta olur. Okulöncesi çocuğuna kıyasla kazalara yol açacak olaylara karşı daha dikkatli davranır. İleride ailesinden ayrı olarak yaşamında kendine gerekli olarak çeşitli becerileri geliştirmeye çalışır.
Sağlıklı bir okul çağı çocuğu hastalık ve normal dışı durumlar karşısında psikolojik problemler ortaya çıkarabilir. Hareketleri sınırlandırıldığında, fiziksel faaliyetleri durdurulduğunda, bundan büyük bir rahatsızlık duyar. Çocuk hastalığından dolayı bağımlı olma haline, birçok faaliyetlerinden yoksun olmasına, endişelerle dolu yeni bir yaşantıya tepki gösterir.
Okul dönemindeki bir çocuk gelişim açısından daha yavaş ve düzenli bir seyir izlemeye başlar. Okul dönemine girdiği için okuma yazma, toplama çıkarma, gibi becerileri kazanır. Çocuk arkadaşlık kurmayı, bir oyun gurubuna ait olmayı bu çağda öğrenir. Ayrıca gelişiminin bir parçası olarak çocuk kendi cinsiyetindeki çocuklarla iletişim kurmayı tercih eder. Bu dönem çocukları hastaneye yattıklarında okullarından geri kaldıklarını düşünerek üzülebilir bu nedenle hastane okullarından yararlanmaları oldukça faydalı olacaktır.
Ergenlik Döneminde Hastanede Yatan Çocuklar
Fırtınalı bir dönem olarak bilinen ergenlik dönemi, aynı zamanda çocukluktan yetişkin bir birey olmaya geçiş için bir basamaktır. Bu dönemde birey hem fiziksel olarak çok hızlı bir gelişim gösterir hem de değişen istekleri ve oturmaya başlayan kişiliği hızla değişim gösterir.
Bu dönemde hastaneye yatma gencin önceden kazanılmış bağımsızlığını engeller. Bu durum ve yakın arkadaş grubundan uzaklaşma sorun yaratır. İçe dönüklük, düş kırıklığı, kızgınlık, düşmanlık gibi tepkiler oluşur.
Ergen özgür ve bağımsız olmak ister, hastaneye yatış bağımsızlığın engellenmesi olarak değerlendirildiği ve ergenin ailesine tekrar bağımlı olmasına neden olacağı için öfke yaratır. Ergenlik döneminde hastalık ve hastaneye yatışa bağlı güvensizlik, yetersizlik duyguları, depresyon ve saldırgan davranışlar gelişebilmektedir.
Bu dönemde arkadaşlık ilişkileri ve arkadaşların fikirleri çocuk için son derece önemlidir. Ergenler için fiziksel görünüme de çok özen gösterilir, çocuk ait olduğu ya da ait olmak istediği gruba özel kıyafet ve saç seçimlerinde bulunabilir. Ayrıca tedavi süreçleri boyunca dış görünüşlerine zarar gelmesinden korkarlar. Dış görünüşlerine gelebilecek bir zararın karşı cins ile olan ilişkilerine de zarar verebileceği endişesi yaşarlar. Ergenlerde kişisel alan çok önemlidir. Çocuk en önemli kişisel alanı olan odasını, ilgi alanlarına göre dekore etmekten hoşlanır. Özellikle ilgi duyduğu sanatçıların posterleri bu dönemde çocuğun vazgeçilmez oda aksesuarı olabilir.
Ergenlik çağındaki bir çocuğa gerekli düzenlemeler yapılarak hastanede yatış süreci daha az sancılı hale getirilebilir. Ergenlik çağındaki çocuğa hastane imkânlarının el verdiği ölçüde sessiz ve yalnız kalabileceği bir oda verilmesinde yarar vardır. Ayrıca kişisel alana verdikleri önem nedeniyle gençlerin odalarına geçici küçük değişiklikler yapılabilir. Ergenlik çağındaki çocuk tarafından seçilen posterler, kartpostallar, mantar panolar asılabilir. Ayrıca müzik dinleyebilmesi için müzik çalar, arkadaşlarıyla iletişimi için cep telefonu ve dizüstü bilgisayar da son derece önemlidir.
KAYNAKÇA
- Taşdelen, M. (2006) “ Hastaneye Çocukların Ebeveynlerinin İhtiyaçlarını Karşılama Düzeyinin Belirlenmesi ” Afyon: Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi
- Baykoç N. (2006) “Hastanede Çocuk ve Genç. Gazi Kitapevi. ” Ankara
- Çakıroğlu S.(1991) “Pediatrik Onkoloji Kliniklerinde Oyunun Önemi.” Hemþirelik Bülteni, 5(1), 7-11.
- Çan A, Karaman M G. (2008) “Kronik Ve Ölümcül Hastalýðý Olan Çocuk Ve Ergenlerde Ruhsal Sorunların Tanınması Ve Yönetilmesi.” Anatolian Journal of Psychiatry 9: 244-252
- http://www.devpsy.hacettepe.edu.tr/dosyalar/annebaba/okuoncesidonem.pdf
- Bilir Ş, Baykoç Dönmez N. (1987) “Hastane ve Çocuk.” Ayyıldız Matbaası Ankara.
- Çavuþoðlu H. (1995) “Hastaneye Yatan Çocuk Ve Aile Üzerine Etkileri.” Çocuk Saðlýðý Hemþireliði. Bizim Büro Basýmevi, Ankara.
- Gönener H.D.(1997) “Okul Yaþ Grubu Çocuklarýn Hastane Ve Hastalýðýyla Ýlgili Bilgilendirme Durumlarýnýn Endiþe Kaynaklarý Ýle Etkileþimi” Yüksek Lisans Tezi. Ýstanbul Üniversitesi. Ýstanbul.
- Ertem İ.(1999) “Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarına Psikososyal Yaklaşım.” Ed: A. Ekşi, Ben Hasta Değilim, s. 365-373, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul.
- Bilir Ş. , Dönmez Baykoç N. , Bayhan P. , Artan A. (1995) “Hastanede Yatan 10-18 Yaşları Arasındaki Çocuk ve Gençlerin Gelecekle İlgili Beklenti ve İsteklerinin İncelenmesi.” Sağlık Dergisi(Medical Journal) Cilt: 67 Sayı: 3-4
- Er MD, Mağden D. (1994) “Hastaneye İlk Kez Yatan Üç-Dokuz Yaş Arasındaki Çocuklarda Görülen Davranış Değişiklikleri.” Sağlık Dergisi (Medical Journal) Cilt: 66
Ekleyen:
Sumru Gülbün ÇIRAK