MAKALELER

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU VE BİLİMSEL DAYANAKLI OLMAYAN UYGULAMALAR

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU VE BİLİMSELLİK
Bilimsel dayanaklı uygulamalar; bilimsel dayanakları en fazla olan yöntemlerin, uygulamacı yeterliliklerinin ve hedef kitlenin (örn: otistik çocukların ailelerinin) görüşlerinin birleştiği uygulamalardır. Bilimsel dayanak olarak aynı uygulamaya ilişkin pek çok bilimsel araştırmanın benzer sonuçlar vermesi kabul edilmektedir. bu araştırmaları ise hakemli dergilerde makale olarak yayımlanmış olmadı gerekmektedir.
Ne yazık ki otizm alanındaki Türkçe makalelerin sayısı son derece sınırlıdır. Oysa ki, otizm alanı, özel eğitimde bilimsel dayanak aramayı en çok gerektiren alanlardan biridir. Çünkü otizm alanına yıllardır uygulanmakta olan yöntemlerden bazıları, bilimsel dayanaktan tümüyle yoksundur. Yalnızca Türkiye’de değil diğer ülkelerde de markalaşmış ve popüler olmasına rağmen yeterli bilimsel dayanaktan yoksun uygulamalara sıklıkla rastlanmaktadır.
Bu uygulamalardan bazıları aşağıdaki başlıklar altında ele alınmıştır:

GLÜTEN / KAZEİN DİYETİ
Glüten tahıllarda, kazein ise sütte bulunan proteinlerdir. Glüten: buğday, çavdar, yulaf ve arpada ve bu tahıllardan yapılan bulgur ve irmik gibi tahıl ürünlerinde bulunur.  Kazein ise tüm süt ve süt ürünlerinde ( peynir, yoğurt, ayran vb. ) bulunur. Otizmli çocukların bağırsaklarının aşırı geçirgen olduğu; bu nedenle glüten be kazein proteinlerinin sindirilemediği; bunun da beyinde sinirsel uyarım etkisi yaptığı varsayılmaktadır. Her ne kadar bu varsayım bilimsel olarak doğrulanmış olmasa da glüten-kazein diyeti ( GFCF Diet) otizmli çocuklarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu diyette buğday unu yerine pirinç unu; süte alternatif olarak ise soya sütü gibi ürünler tercih edilmektedir.
Bazı ebeveyn ve doktorların gözlemlerine göre glüten-kazein diyeti yapan çocukların bazılarında hiperaktivitede azalma, algı ve göz kontağında artış, sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi ve bağışıklık sistemi ve bağışıklık sistemi sorunlarında azalma görülmektedir. Örneğin; internette sıklıkla, kendi çocukluğunda bu tedavinin ne kadar işe yaradığını anlatan ebeveyn açıklamalarına rastlanmaktadır. Ancak, bu tür açıklamaların bilimsel olarak bir değeri yoktur. Öte yandan, glüten-kazein diyetinin otizmli çocuklar üzerindeki olumlu etkilerinden söz eden çalışmaların çoğu vaka analizinden öteye gitmemektedir. Elder ve arkadaşları tarafından 2006 yılında yayımlanan bir kontrollü deneysel araştırma ise, glüten-kazein diyetinin otizmli çocukların davranışları üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını göstermiştir.

Glüten- kazein diyetinin ciddi protein, vitamin ve mineral eksikliklerine yol açtığı unutulmamalıdır.

Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda, çok önemli besin kaynakları olan tahılların ve sütün ne denli önemli olduğu yadsınamaz. Dolayısıyla, öncelikle çocukta glüten-kazein toleranssızlığı ya da alerjisi olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer toleranssızlık ya da alerji belirlenirse, her tür diyet gibi glüten-kazein diyetinin de uzman kontrolünde ve yakın takiple yapılması gerekmektedir. Ayrıca, Amerikan Pediatristler Akademisi, idrar testlerinin otizm ile ilgili güvenilir bir klinik tetkik olmadığını; dolayısıyla çocuklarda diyetin gerekli olup olmadığına karar vermek amacıyla kullanılamayacağını belirtmektedir.

!!! Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırma henüz yoktur ya da yapılan deneysel araştırmalar bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olmadığını göstermiştir.

VİTAMİN – MİNERAL DESTEĞİ
Otizmli çocukların bağırsaklarının aşırı geçirgen olduğu varsayımından ve beslenmede çok seçici olmalarından dolayı, vücutlarında pek çok vitamin ve mineral eksikliği olabileceği düşünülmektedir. Bu vitamin ve mineraller arasında en önemlileri B6 vitamini ve magnezyumdur. B6 vitamini eksikliğinin çocuklarda merkezi sinir sistemi işleyişini etkilediği belirlenmiştir. Magnezyum ise kemik oluşumunu destekleyen, sinir ve kas hücrelerinin bakımını sağlayan ve vücuttaki enzimlerin çalışmasını artıran bir mineraldir. Ancak, B6 vitamini ve magnezyum desteğinin otizmli çocukların davranışları üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmaların sonuçları birbiriyle çelişmektedir. Deneysel kontrolün düşük olduğu araştırmalarda olumlu etkiler kabul edilirken, deneysel kontrolün yüksek olduğu araştırmalar herhangi bir etkinin olmadığını göstermiştir.  Dolayısıyla geniş katılımlı ve kontrollü deneysel araştırmalara gereksinim vardır.

AĞIR METALLERDEN ARINDIRMA
Kurşun, cıva, alüminyum, arsenik vb. toksik özellik taşıyan ağır metallerin otizme yol açıyor olabileceği düşünülmektedir. Ancak bu konudaki araştırmalar incelendiğinde, bu düşüncenin bir varsayımdan öteye geçmediği görülmektedir. Sözü edilen toksik ağır maddelerden biri olan cıva kızamık-kabakulak-kızamıkçık(MMR) aşılarında da bulunmaktadır. Bu aşılarla otizm arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere 13 farklı üniversiteden 19 bilimci tarafından yüzlerce otizmli çocuk üzerine bir araştırma yürütülmüştür. Bu araştırmanın sonuçları, otizm belirtilerinin ortaya çıkmasıyla bu aşı arasında hiçbir ilişki olmadığını göstermiştir. (Richler ve diğ. 2006)

Ağır metallerle otizm arasında bir ilişki bulunmamış olmasına rağmen otizmli çocuklarda ağır metallerden arındırma tedavisine sıklıkla başvurulmaktadır. Ağır metallerden arındırma, toksik ağır metallerin vücuttan bitkisel veya kimyasal yollarla atılmasını hedefler. Gerek bitkisel, gerekse kimyasal metal atım uygulamalarının vücuttaki diğer sistemleri nasıl etkilediği tam olarak bilinmemektedir. Ancak, bu uygulamalarla çok ciddi yan etkiler ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla Amerikan Pediatristler Akademisi gibi pek çok sağlık örgütü bu tür tedavilerin çok gerekli olmadıkça uygulanmaması gerektiği yönünde uyarıda bulunmaktadır.

Sonuç olarak ağır metallerden arındırma tedavisi yalnızca ağır metallerden etkilendiği kesin olarak kanıtlanan ve bu tedaviye uygun özelliklere sahip olan çocuklara önerilebilir. Otizmli çocukların çoğunda ise böyle bir durumun varlığına saptanamamaktadır.

HİPERBARİK OKSİJEN TEDAVİSİ
Hiperbarik oksijen  tedavisi ( HBOT: Hyperbaric Oxygen Therapy), bir basınç odasında hastaya aralıklı olarak %100 saf oksijen solutmak suretiyle uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavide amaç solunum yoluyla akciğerlere alınan %100 oksijenin, tüm vücut sıvılarındaki oksijen miktarını artırarak, oksijensizlik nedeniyle görevini yapamayan hücreleri görevini yapabilir hale getirmektedir. Bu tedavi tüm dünyada beyin hasarının ya da yanıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Otizm alanında kullanımı da son yıllarda özelikle ülkemizde yaygınlaşmakla birlikte, otizmde hiperbarik oksijen tedavisinin işe yaradığını gösteren deneysel araştırma bulgusu yoktur.  Yapılan araştırmalar vaka çalışmasından ya da tek gruplu kontrolsüz çalışmadan öteye gitmemektedir. Ayrıca; aşırı miktarda oksijen alınmasının beyin ya da kulak için zararlı olabileceği de unutulmamalıdır. Amerikan Pediatristler Akademisinin 2007 yılında yayımladığı Klinik Raporda hiperbarik oksijen tedavisinden hiç söz edilmemiş olması da dikkat çekmektedir.

NEURO-FEEDBACK
Neuro-feedback normalden farklı beyin dalgalarını egzersizle normale çevirmeyi kişiye öğretmeyi hedefleyen bir yöntemdir. Başa yerleştirilen elektrotlarla çocuğun beyin dalgaları gerekli yazılıma sahip bir bilgisayara aktarılır. Program bu dalgaları kullanıcının kolaylıkla algılayabileceği bir animasyona çevirir. Kullanıcı bilgisayar oyunu formatındaki bu animasyonu izlerken oyunu beyni ile kontrol edebilir; oyuna dikkatini yoğunlaştırdığında beyin uygun elektriksel aktiviteye geçtiği için oyunda puan kazanmaya başlar; dikkatini dağıttığında ise oyun kontrolünden çıkar. Uzun süreli uygulamalarda aileler çocuklarında bazı olumlu davranış gelişmelerini gözlediklerini bildirmişlerdir. Ayrıca, Recearch in Autism Spectrum Disorders dergisinde yayımlanmak üzere kabul edilen bir deneysel araştırmada, yüksek işlevli otizmli çocuklarda bu uygulamanın beyin dalgalarında ve belli davranışlarda değişikliklere yol açtığı; ancak, taklit davranışlarında herhangi bir etki yaratmadğı belirlenmiştir. Kesin yargıya varmak için benzer araştırmaların sürdürülmesi ve farklı özelliklerdeki otizmli çocuklarla da araştırmalar yapılması gerekmektedir.
Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerindeki etkilerini gösteren araştırmalar henüz tam olarak sonuçlanmadığı için bu yöntem bilimsel dayanaklı olmayan yöntemler arasındadır.

Sonraki yazımda; bilimsel dayanaklı uygulamalarla ilgili örneklere ve bilgilere yer vereceğim.

KAYNAKÇA:
─ www.autism.com
─ www.aap.org
─ www.autismcanada.org 



Ekleyen:

İlknur Niğmet ERTOSUN