makaleler
MAKALELER
DOĞAL DİL ÖĞRETİMİNDE AİLE VE ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER
İletişim, insan etkileşiminin temelidir. Dil bu etkileşimin sağlanmasında bir araç görevini görür. Çocuğun sözel dildeki yeterlilikleri onun sosyal ve akademik ortamlardaki başarısında rol oynar. Dil gelişimindeki aksamalar ve gerilikler çocukların diğer alanlarındaki gelişimlerini etkiler. Sözel dil problemleri sıklıkla bebeklik döneminde ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden dil problemlerinin erken tanılanması ve sağaltılması dil gelişiminin desteklenmesinde ve daha sonraki yıllarda akademik becerilerin kazanılmasında önem taşır.
Zihinsel yetersizlikten etkilenmiş çocukların alıcı dil boyutunda, verilen çeşitli tipteki yönergeleri anlama, dil bilgisi kurallarını anlama, kendisine okunan öyküyü anlama gibi konularda sıkıntı yaşadığı görülmektedir. İfade edici dil boyutunda ise, anlamlı sesler çıkaramama, yetersiz kelime hazinesi veya kullanımı, söz dizim yapısında problemler ortaya çıkabilmektedir. Çocuğun daha fazla sözcüğü anlaması ve kullanması, çeşitli durumlarda dili kullanabilmesi, zengin anlamlı sözcük ve cümle yapılarına sahip olması, uygun dilbilgisi kullanması, sıra alma becerisi kazanması gibi hedefler ışığında ifade edici dil üzerine çalışılmalıdır. Bu amaçlara ulaşmak için de doğal dil öğretim tekniklerine ağırlık verilmelidir.
Doğal dil yaklaşımı, çocuğun dili sosyal ortamlarda etkileşim sonucu öğrendiğini belirtmektedir. Zihin engelli çocukların öğrendiklerini genellemelerinde de bu yaklaşım oldukça faydalıdır. Doğal dil yaklaşımında çocuğun dil gelişimine uygun konulan hedefler, çocuğun ilgisine yönelik hazırlanan ortamlar ve öğretmenin model olmasıyla dil kazanımının gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.
İletişim, çocuklar ortamda bulunan nesne veya aktiviteyle ilgili etkileşime girmeye hazır olduğu zaman başlamaktadır. Bir başka deyişle iletişimi başlatan çocuktur. Öğretmen-Aile, çocuğun iletişimi başlatması için ortamı çocuğun ilgisine yönelik düzenleyerek ve çeşitli geciktirme yöntemleri kullanarak gerekli ipuçlarını verirler. Çocuk iletişimi başlattıktan sonra öğretmen, çocuğun ilgilendiği nesne veya olayla ilgili sözel model olur, genişletmeler ve düzeltmeler yapar. Çocuk, öğretmenin-ailenin çevredeki nesneler veya olaylarla ilgili kullandığı dili model alarak öğrenir. Öğretmen-Aile, çocuğu sözel dili kullanması için cesaretlendirir. Bunu çocuk iletişime katıldığı zaman çocuğun iletişime girme girişimini ve sözel ifadelerini onaylayarak ve doğal pekiştireçler kullanarak gerçekleştirir. Doğal dil yaklaşımlarında, çocuğa dil kazandırma için kendiliğinden oluşan fırsatların değerlendirilmesine de önem verilir. Çocuğun bulunduğu bütün ortamlar, dilin kazandırılması için uygundur.
Öncelikle sözel iletişim öğelerini bilip sonrasında doğal dil öğretim teknikleriyle ilgili karar verilmelidir. Çocuğun dil ediniminde çevrenin önemi büyüktür. Çocukların çevresindeki uyaranlar ne kadar çok zenginse çocuğun dil kazanım süreci o derece hızlanır. Çocukların, dili doğru bağlamda doğru cümleler kurarak kullanması onlara sağlanan yaşantıların çeşitliliğine bağlıdır. Bu yaşantılardan çocukların dil edinim boyutunda yararlanabilmeleri için öğretmenin ve ailenin çocukla iletişim kurarken üç temel sözel iletişim öğesine dikkat etmesi gerekir.
Bunlar göz kontağı kurma, ortak ilgi kurma ve sıralı konuşmadır. Çocuğun adını söyleyip bakmasını sağlamak, gerekirse başını çevirerek göz kontağı kurmasını sağlamak ve yaparsa ödüllendirmek, çocuğun ilgisini çekecek ortak alanlar yaratmak, konuşmasının bitmesinden sonra söze başlamak, şimdi senin sıran-şimdi benim sıram gibi ifadeler kullanarak sözel iletişim öğeleri çocuklara öğretilebilinir.
Bu çalışmalardan sonra öğretmen çocukların performanslarını çeşitli testler ve aileden alınan bilgiler ışığında değerlendirerek, çocuğa uygun plan yapmalıdır. İkinci adımda öğretmen çocuğa model olmalıdır, ilgi alanlarını temel alarak uygun ortam hazırlamalı, çocukta ortak ilgiyi sağladıktan sonra buna yönelik sözel model oluşturmalıdır. Çocuk sözel tepki üretemediğinde veya doğru olmayan bir tepki ürettiğinde bu düzeltilmeli ve tekrar model olunmalıdır. Model olma sürecinde öğretmen, dil girdisi vermekte, düzeltmeler yapmakta ve pekiştirmelere yer vermektedir. Öğretmen-Aile, dil girdisi verirken düzeltmelerin yanında eklemeler de yapmalıdır. Ayrıca çocuğun çevresiyle ilişkilendirebileceği konularla ilgili dil girdisi vermek de faydalı olacaktır. Dil girdilerinde kendiliğinden oluşan tüm fırsatlar değerlendirilmelidir. Diğer adımda ise öğretmen model olurken çocukların çıkardıkları sesleri, kelimeleri ödüllendirmelidir. Çünkü çocuğun, söylediklerinin ilginizi çektiğini fark etmeye ve sizin tarafınızdan ilginizi çektiğini fark etmeye ve sizin tarafınızdan anlaşıldığını hissetmeye ihtiyacı vardır.
Doğal dil öğretim tekniklerinde doğal pekiştireçler kullanılır. Öğretmen-Aile, model olurken, çocukların konuşurken yaptıkları hataları düzeltmelidir. Çünkü çocuğun, dili kurallara uygun olarak kullanabilmesi, dilin doğru kullanımını duyması ile mümkündür. Fakat hataları düzeltirken çocuğun konuşmasının bitmesi beklenmelidir. Öğretmen-Aile, geciktirme tekniklerini kullanarak çocuğu konuşmaya teşvik etmelidir (kâğıt verme ama boya kalemi vermeme gibi). Öğretmen-Aile, ayrıca kendi kendine konuşma tekniğini de uygulayarak ne düşündüğünü de çocuklara anlatmalıdır. Çocukla sözel iletişim kurulurken, sözel olmayan iletişim öğelerine de yer verilmelidir. Konuşmalarında tonlama kullanmalı ve ritmik bir tarzda konuşmalıdır. Çocukların davranışlarını kontrol edip, yönergelerinin açık, net ve anlaşılır olmasına dikkat etmelidir.
KAYNAK
GÜZEL-ÖZMEN, E.Rüya, ‘‘İfade Edici Dil Becerileri Sınırlı Olan Zihinsel Engelli Çocukların Dil Gelişimlerini Desteklemek İçin Öğretmenlerin Sınıf Ortamında Yapabilecekleri’’, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 2, 205-218.
ÇEVİK, Güngör, ‘‘Zihinsel Yetersizlikten Etkilenmiş Çocuklarda Dil Gelişimi’’ ders notları, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Özel Eğitim Bölümü, Zihinsel Engelliler Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Programı, 2006.
Ekleyen:
GÜNGÖR ÇEVİK