MAKALELER

BİLİŞSEL GELİŞİM

BİLİŞSEL GELİŞİM

Bebeklik ve çocukluk döneminde, özellikle de yaşamın ilk yıllarında bireyin gelişiminde çok hızlı ve önemli değişimler yaşanmaktadır. Bu hızlı gelişmelerin olduğu gelişim alanlarından biri de bilişsel gelişimdir. Biliş sözcüğü, sezme, algılama, hatırlama, geri çağırma, problem çözme ve düşünme gibi zihinsel etkinlikler anlamına gelmektedir (Neisser 1967:4). Bu bağlamda, bilişsel gelişim süreci içerisinde birey öğrenmeye ve dış dünyayı algılamaya, anlamaya yönelik zihinsel faaliyetler geliştirir. Erden ve Akman ‘a göre (2001: 60) “bilişsel gelişim, çevre ile etkileşimi sağlayan, dünyayı anlamaya yarayan, bilginin edinilip kullanılmasına yardım eden, tüm süreçleri içine alan bir gelişim alanıdır Ya da diğer bir deyişle bilişsel gelişim, bilgileri özümleme ve uygulama, yürütme, problem çözme gibi davranışları kapsar. Bu doğrultuda oldukça kapsamlı bir kavram olan biliş, insan zihninin dünyayı ve çevresindeki olayları anlamaya yönelik yaptığı işlerin tümü olarak tanımlanabilir. Biliş sözcüğünü aşağıdaki süreçler ile değerlendirmişlerdir.

  • Algılama: Gerek iç gerekse dış dünyada edinilen bilgilerin yorumlanması, organize edilmesi ve yeniden bulunmasıdır.
  • Bellek: Algılanan bilginin bulunup getirilmesi ve depo edilmesidir. 
  • Muhakeme: Bilgiyi belirli bir anlam çıkarma ve sonuca varma amacıyla kullanabilmedir.
  • Düşünme: Bilginin ve çözümlerin nitelikçe değerlendirilmesidir.
  • Kavrama: Bilginin iki ya da daha fazla kısımları arasındaki yeni ilişkileri tanıyabilmedir.

Bilişsel gelişim, çocuğun doğumuyla başlayıp yaşamın ilk yıllarında da devam etmektedir. Bilim adamları, günümüzde, artık çocuğun, zihinsel gelişimi için bazı şemaların oluşumuna ihtiyacı olduğunu savunmaktadırlar öyle ki, çocuğun bu şemaları geliştirmeden okula başladığı takdirde başarılı olamayacağını ileri sürmektedirler. Scott Bradley aynı şekilde, bu şemaların oluşumuyla sinir ağları gelişeceğini ve çocuğun duygusal, sosyal ve zihinsel gelişimi zenginleşeceğini avunarak, bu şemaların oluşumu ve gelişiminin önemini vurgulamıştır. “Çocuğun iletişim kurduğu herkes, bunlar anne-babası, kardeşleri, büyükanne ve dedesi,arkadaşları, diğer yakınları ve kreş ya da anaokulu çalışanlarının her birinin çocuğa bir dokunuşu, onu sevmesi, onunla konuşması, onunla şarkılar söylemesi  ve daha bunlara benzer pek çok şey çocuğun tam potansiyelle gelişmesine yardım eder ” (Bradley S.:1998). Gelişimin en hızlı olduğu dönem, çocukluğun ilk yıllarıdır.

Araştırmalar beynin erken yaştaki deneyimlere yanıt verdiğini ve çevrenin beynin gelişimi üstünde önemli etkisinin olduğunu ortaya koymaktadır. Erken çocukluk gelişimi programları, çocukların daha küçük yaşlarda beslenmesini, zihinsel gelişimlerini ve sosyal etkileşim becerilerini geliştirecek müdahale çalışmalarını içermektedir.

Okul Öncesinde Bilişsel Süreçler Okul öncesi yıllar olarak da adlandırılan “ilk çocukluk” kavramı genellikle 2-6yaşlar arasındaki çocukları belirtmektedir. Bu, toplumsal ilişkilerde olduğu kadar, bilişte, dilde ve kişilik gelişiminde de önemli değişimlerin olduğu bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Okul ve yaşamdaki başarının anahtarı çocukluğun ilk yıllarındaki yaşantılardır. Son yıllarda araştırma sonuçları yaşamın “ilk üç yılının” bilişsel gelişimdeki en önemli yıllar olduğunu ortaya koymaktadır. Bu erken öğrenmeler, çocuğu bilişsel ve duygusal gelişimini en çok etkileyen ve aynı zamanda da çocuğun okuldaki başarısını belirleyen en önemli faktörlerdir. Yapılan araştırmalarda, insanın bilişsel gelişiminin %50’sinin 4 yaşına, %80’inin de 8 yaşına kadar tamamlandığı ve okul başarısının %33’ünün ise çocuğun 0-6 yaş döneminde aldığı eğitime bağlı olduğu görülmüştür (Tekiner 1996:9). Bu sonuç da bilişsel gelişimin en hızlı olduğu yaşamın ilk yıllarında çocuğun gelişiminin tesadüflere bırakılmaması, aksine çocuğun bu dönemde, gelişimsel ihtiyaçları doğrultusunda desteklenmesinin önemini ortaya koymaktadır. Çocuklarda gelişim ve öğrenme arasında bir paralellik söz konusudur ve Çocuklardaki gelişimin en iyi yolu öğrenme ile gerçekleşmektedir. Bu da çocukların merak etmesini sağlamak, araştırma yapmalarına fırsat tanımakla mümkün olabilmektedir. Çocukların bilişsel gelişimine katkıda bulunabilmek, onların soru sorma- cevaplama, araştırma yapma ve problem çözme yeteneklerini ortaya koyabilmelerine olanak tanımakla mümkün olacaktır. Öğrenme becerilerinin gelişimi, bilginin yapı taşlarını oluşturmaktadır.

Çocuklardaki öğrenme becerilerinin ve kavramların erken yaşlarda gelişmesi onlara aldıkları bilgiyi organize etme ve sınıflandırma olanağı verir. Erken çocukluk döneminde, çocuklarda etkin olarak öğrenme becerilerinin gelişimi üzerinde durulması, onların farklı yapısal deneyimler kazanmalarını da sağlamaktadır Çocuklar okul öncesi dönemde tüm yaşantılarını adeta birbiri üzerine koyarak biriktirir, bunlar arasında ilişki kurmayı başarır. Bunun başarılabilmesi, bir yandan olgunlaşmaya bir yandan da verilecek eğitime bağlıdır. Burada yetişkinin öğrenilen konular arasındaki ilişkilere yönelik olarak vereceği destek çok önemlidir. Her öğrenme faaliyeti diğeriyle ilişkili olduğu için öğretmeye önce çocuğun bildiği şeylerden başlanmalıdır. Konuları birbiriyle ilişki içerisinde ele alarak başlamak, kalıcı öğrenmeyi oluşturur. Bu yolla çocuk, eski bildikleriyle yeni öğrendikleri arasında bağlantı kurmayı öğrenir. Böylece öğrenme daha anlamlı hale gelir ve daha kalıcı olur.

NOT: Bir sonraki yazımda Bilişsel Gelişim Dönemlerine yer vereceğim.
1. Duyu- motor (sensory-motor) dönem (0- 1. 5 yaş/ 0- 2 yaş)
2. İşlem öncesi (preparational) dönem (1. 5 yaş- 6 yaş/ 2- 7 yaş)
3. Somut işlemler (concrete operational) dönemi (6- 12 yaş/ 7- 11 yaş)
4. Soyut işlemler (formal operational) dönem (12- 18 yaş/ 11- 18 yaş)



Ekleyen:

NALAN ÇİĞDEM SAYGI